Adli makamlardan gelen bilgiler, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ile YÖK’teki bazı dijital imzaların kopyalanarak, sahte diplomaların üretildiğini ve bu belgelerle doçentlik ve profesörlük kadrolarına usulsüz atamalar yapıldığını ortaya koydu. En az 39 sahte belgeyle 400 kişilik bir kadronun bu şekilde akademiye sızdığı ifade ediliyor.
Bu gelişmeler üzerine konuyu derinlemesine değerlendiren akademisyenlerden biri de Prof. Dr. Behçet Yalın Özkara oldu. Kendisinin konuya dair ayrıntılı açıklamalar yaptığı videoya aşağıdan ulaşabilirsiniz:
📺 Prof. Dr. Behçet Yalın Özkara – SAHTE DİPLOMALI 400 AKADEMİSYEN | Nasıl Girdiler?
🎯 Mesele Sadece Bir Sahtecilik Değildir
Bu olay bir belge sahteciliği vakası olmanın çok ötesindedir. Akademi, bilim ve eğitim gibi toplumun geleceğini şekillendiren temel yapıların içine, bilimsel yetkinliği olmayan kişilerin yalnızca para veya bağlantı ile dahil olması, hem sistemin hem de toplumun çöküşüne neden olabilir.
Akademisyenlik, bir diploma ya da unvan değil; düşünce üretmek, sorgulamak, örnek olmak demektir. Sahte belgelerle bu makamlara oturanlar yalnızca öğrencilerin değil, ülkenin de geleceğine ihanet etmektedir.
🧠 Güvenin Onarılması Zor
Bir eğitim kurumunun itibarı, o kurumdan mezun olanların niteliğiyle ölçülür. Bugün işverenler, kamudaki idareciler, öğrenciler ve aileler; kimin gerçekten bilgi sahibi olup olmadığını sorgulama noktasına gelmiş durumda. Bu durum, Türkiye’de yükseköğretime olan güveni onarılması çok zor bir biçimde sarsıyor.
💬 Ne Yapmalı?
YÖK ve üniversiteler, dijital altyapılarını derhal gözden geçirmeli, belge güvenliği artırılmalıdır.
Sahte belgeyle kadro alanların tüm atamaları iptal edilmeli, hukuki yaptırımlar eksiksiz uygulanmalıdır.
Akademik yükselme süreçleri, daha şeffaf ve dış denetime açık hale getirilmelidir.
Toplum olarak “unvan”dan ziyade üretim, araştırma ve etik değerleri ön planda tutmalıyız.
📝 Son Söz
Bir milletin bilim insanları; sadece bilgisiyle değil, dürüstlüğü ve ilkeleriyle öncüdür. Eğer akademi çürürse, toplumun diğer katmanlarının çürümesi yalnızca bir zaman meselesidir.
Bugün sahte diploma ile akademik kadroya giren 400 kişiden söz ediyoruz. Yarın bu sayı artarsa, sadece üniversiteler değil, adalet, sağlık, mühendislik ve eğitimin tüm katmanları zarar görecektir.
Gerçek akademisyenler, susmamalı. Gerçek öğrenciler, itiraz etmeli. Gerçek bilim insanları, bu meseleyi kendi kişisel sorunu gibi görmeli. Çünkü bu hepimizin meselesi.