Türkiye obezitede ABD ile yarışıyor: “Toplumun üçte biri obez”

Türk Gastroenteroloji Derneği (TGD) Lideri Prof. Dr. Mehmet Cindoruk, obezitenin kilo sorunu değil bir hastalık olduğunu belirterek, “Maalesef Türkiye bugün gelişmiş ülkelerden bilhassa Amerika ile tıpkı oranlara yaklaştı. Neredeyse toplumumuzun üçte biri kadar oranı obez bir toplum haline geldi” dedi.

Antalya–Belek’te geçen hafta düzenlenen 41. Ulusal Gastroenteroloji Haftası Kongresi’ne katılan TGD Lideri Prof. Dr. Mehmet Cindoruk, obezitenin toplum sıhhatini tehdit eden önemli bir sorun haline geldiğini kaydetti. Cindoruk, “Obezite bir hastalık. Yağlanmanın ve beden kilo artışının çok fazla olduğu ülkelerden birisi de Türkiye. Maalesef Türkiye bugün gelişmiş ülkelerden bilhassa Amerika ile birebir oranlara yaklaştı. Evvelce toplumumuz daha çok çiftçilikle uğraştığı devirde daha az obez bir toplumdu zira zerzevat ile beslenmesi daha fazlaydı ve doğal eserlere daha çabuk ulaşabiliyordu” dedi.

“Neredeyse toplumumuzun üçte bir kadar oranı obez”

Beslenme tertibinin yanı sıra Türkiye’nin endüstrileşmesi ile birlikte toplumun hareketlerinde kısıtlanmalar yaşandığını aktaran Cindoruk, “Eskiden köyde her yere otomobille gidilmezdi. Artık endüstrileşmiş bir ülkede her yere artık bir biçimde bir vasıtayla ulaşmaya çalışıyor. Yavaşlamış bir toplum haline geldik ve her gideceğimiz yerde artık yürümek yerine bir toplu taşımayı kullanarak gidiyoruz. Neredeyse toplumumuzun üçte biri kadar oranı obez bir toplum haline geldi. Bu oran Amerika’da daha da yüksek. Türkiye de Amerika’ya yakın bir orana ulaştı” sözlerine yer verdi.

“Yemek programları tok bir insanı bile uyarıyor”

Türkiye’de obezitenin en büyük nedenlerinin yanlış gıda seçimi, karbonhidrat yüklü beslenme, Ege metodu besinlerden mahrum olma yahut ulaşmada zorluk olduğunu kaydeden Cindoruk, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Sağlıklı besine ulaşım daha lüks olmaya başladı, daha çok maliyet gerektiren bir sürece girdi. Sokak lezzetleri dediğimiz şeyler de maalesef obezitenin en kıymetli nedenlerinden birisi. Sahiden çok etkiliyor. Bu türlü program yapılmayacak değil ancak bunların prime time vaktinde yayına girmemesi yahut bu türlü biraz daha çocukların, gençlerin izleyeceği program olmaktan çıkması kıymetli zira en büyük sorun gençler. Olgun beşerler neyin ziyanlı olup olmadığını seçebiliyor lakin gençlerimiz bunu yapamıyor. Gidip yiyeceğiz, o kenti göreceğiz, yemek kültüründen tadacağız lakin bunu bir kaçamak olarak görmekte yarar var. Tekrar döndüğümüzde sağlıklı beslenmemiz gerekiyor. Yemek programlarına bir bakıyorum, tok bir insanı bile uyarıyor. Televizyonu seyrederken ‘ya canım çekti şunu yesem mi’ diyorsun. Gidiyorsun buzdolabının kapağını açıyorsun, o besine yakın bir gıdayı seçip yiyorsun. Görsellik çok kıymetli. Bunlara dikkat etmek gerekir. Bu programları kaldıralım demiyorum, bunlar olağan tahlil değil. Denetimini sağlayacak bir kurul, otorite gerekiyor.”

“Yağlı karaciğer siroza neden oluyor”

Prof. Dr. Cindoruk, yağlı karaciğerin artık siroz hastalığının nedeni olarak karşılarına çıktığına dikkat çekerek, “Yağlı karaciğer büyük sorun bizde. Yağlı karaciğer başlı başına bugün sirozun en büyük nedenlerinden birisi. Evvelden Türkiye’de hepatit B yahut C daha çok siroz nedeni iken şu anda en çok nedenden birisi yağlı karaciğer” dedi.